Quantcast
Channel: Afili Filintalar » Aslı Tohumcu
Viewing all articles
Browse latest Browse all 7

TSK sezonu coşkuyla açıldı

$
0
0

Ne ayarı bozuk milletiz! Bir haltı da bir yerlere “su kaçırmadan” yapalım… ya da düşünelim, neyi neden yapıyoruz… Bu gece beşinci gece. Bunların da mevsimi mi var kuşların göçü ya da ayıların uykusu gibi? Ayısal bir şey olsa gerek, evet evet, ayısal…

Her akşam yedi buçuk gibi, doğandan bozma bir şahinin ya da neyse işte tam tersinin (bu model bende korku filmlerinde karanlık merdivenlerden yuvarlanan kırmızı top etkisi yaratıyor), teybinden uzatılan kabloyla arabanın tepesine yerleştirilen iki kolondan oynak Karadeniz havaları çalınmaya başlıyor. Kadınlar plastik tabureleri arabanın civarına, kıçlarını da o taburelere yerleştirirken yavaş yavaş, müziğin sesi de artıyor. Kraliçe arı gibi müzik. Birtakım gençleri arabanın etrafına çekmeyi her seferinde başarıyor. Bu gençler ikili üçlü gruplar halinde halay çekerken, daha ufak olanlar plastik fanta şişelerini müthiş bir kol gücüyle sallayıp köpürterek sağa sola fışkırtırken tatminkar kahkahalar atıyor. İşi biten şişe elbette düştüğü yerde kalıyor. Gömleği, tişörtü fanta lekesi olanın işi de herhalde koslaya kalıyor. Ya da ne bileyim, gerdek ertesi millete gösterilen çarşaf, bir tür katılım nişanı gibi ertesi gün eşe dosta gösteriliyor.

Bu esnada müziğin etrafında başka araba ve hatta kamyonetler de birikiyor. Bu araçların sürücüleri ısrarla korna çalmazsa, anlaşılan o ki, bayraklar arabalara bağlanamıyor. Derken bu araçlar, yine korna çalarak bir karış ileri iki karış geri giderek yaşanan karasızlığı vurguluyor. Toplanan kalabalıktan destek bekleyen, kararsız bir iki “En büyük asker, bizim asker!” çığlığı duyuluyor. Kamyonetin arkasına doluşanlar kaportanın sağlamlığını avuç içleriyle sınıyor. Tabii bu arada sokak çoktan kapanmış, geçmek için yol isteme terbiyesizliğini gösterenler korna, el kol hareketleri eşliğindeki tehdit ya da ön kaportaya sallanan yumruklarla karşılaşıyor.

Topluluk en büyük askerin onların asker olmasının verdiği sevincin yoğunluğundan olacak, bir türlü organize olup ne tarafa gidileceğine, konvoyun başını kimin çekeceğine karar veremiyor. Asker olacağı şaşkınlığından buram buram okunan delikanlının hangi araçta seyahat edeceği sorununu çözmek de kolay iş değil. Sokak boyunca bir ileri bir geri patinaj atarak ve kornalarını bağırtarak sürdürdükleri kararsızlık sayesinde, bir yerlerden evlerine dönen insanların hali dandik bilgisayar oyunlarını aratmıyor neyse ki. Komik hareketlerle, olmayan kaldırımlara kaçıp kurtulmaya çalışmaları berbat bir grafik harikası sanki. Çocuk ezmek kolay, o yüzden çocuklar 10 puan, yaşlılar da öyle. Bir gencin ezilmesi durumu havalı çünkü gençler daha çevik oluyor; 50 puan, bir aileyi toptan yok etmek 100. Nihayet konvoy kararsızlığından, belki de ara sokağın imkanlarının azlığından ana caddeye fırlıyor.

Gece yarısına doğru başlangıç noktalarına geri dönüp kamyonetlerden böğürerek inene kadar yaşanan sessizliğin bedeli paha biçilemez, ama şehrin ortasında hayvanlarla yaşamanın bedeli…

Askerlik, erkeğin en büyük ve şiddetli mağduriyeti olduğundan, bu mağduriyetten kaçacak bir yer olmadığından mı bu saçmalık? Vatan millet ayağına hayatından koparılıp, bir dönem, TSK’ca bir garip düzene hapsedilmenin nesi var sevinilecek? Ölüme neden olabilecek güç kullanımını öğrenmenin, öğrenirken askeriyeye hizmet adı altında ezilmenin, vatanı esas tehlikeye atanlar kilometrelerce ötede güvenli hayatlarını yaşarken vatan birtakım tehlikelere karşı korunsun diye kelle koltukta yaşamanın nesi var sevinecek? Herkese eşit akıl dağıtılmışken…

Hadi hepsine tamam, daha asker ocağına girmeden silahı sağa sola sıkarak tecrübe etmenin ne gereği var…


Viewing all articles
Browse latest Browse all 7

Latest Images